Tirebolu Mutlu Sonlu Masöz

I˙ki  adam  Muriel Teyze’nin ü zerine kü rekle toprak atıyor. El uzatabildiği  bü tü n yakın akraba ö lü lerinin ‘yakılmasını isteyen Muriel Teyze, nedendir kim bilir, kendisinin olduğu benzer biçimde toprağa verilmesini istemiş. O çukura indirildikten, ü zerindeki toprak bastırılıp sıkıştırıldıktan sonrasında, ortada kalan çirkin gö rü nü şlü kara toprağı Tirebolu Mutlu Sonlu Masöz ö rtmek ü zere, bir rulo yeşil yapay çim orada hazır bekliyor. Elizabeth’in saçları ılık rü zgarda uçuşuyor. Gü zel bir ilkyaz gü nü . Bö yle olması kö tü . Elizabeth teyzesinin yağmurlu bir gü nü yeğleyeceğinden emin. Ne var ki, Muriel Teyze bile mezarın ötesinden hava koşullarım keyfince düzenleyemiyor.

En sonucunda değiştirilemez şekilde ö lü rken, hazırlattığı vasiyetnamede gerekli bü tü n direktifleri vermiş. Tabutu, mezarlıktaki yeri daha o ö lmeden satın alınmış, paraları ö denmiş. I˙ç çfakatşırları da içinde olmak ü zere bü tü n giysileri titizlikle elden geçirilmiş, ipek kağıdına sarılıp bantlanmış, bir kenara ayrılmış. (Elizabeth onun, “Eski bir elbise işimi gö rü r” dediğini  duyar  gibi  oluyor. “I˙yi  bir  elbiseyi  gö mmek  akılsızlık  olur.”)  Cesedinin  sü slenip pü slenmesine, makyajla gü zelleştirilmesine de, bunun parayı boşa savurmak olduğunu sö yleyerek karşı çıktı ve kendisine kapalı bir tabut seçti.

Tirebolu Mutlu Sonlu Masöz

Muriel Teyze Timothy Eaton’ı da sıkmış olsa gerek. Elizabeth, “Sağken fakat olduğu benzer biçimde, ö lü yken de” diye dü şü nmekten kendini alamamıştı telefondaki delikanlıın çekingen sesine kulak verirken. Adam, “Kilisedeki tö ren için mevzuşmak istiyordum” dedi. “Acaba bazı değişiklikler yapılmasını ister miydiniz diyecektim. Seçilen parçalar fakat birazcık uygunsuz benzer biçimde geldi de bana.”

Elizabeth, “Kuşkusuz” dedi. Adam, “İyi” diye karşılık verdi. “bir ihtimal buluşup bir defa beraber üstünden geçeriz diye…”  “tarifıyor muydunuz yoksa onu? Ne bekliyordunuz yani? Bırakın da, cadaloz nasıl istiyorsa ö yle olsun. Sağken her istediğini elde etti.” Ganimeti onlar, kısaca kilise miras alacaktı iyi mi olsa; yapabilecekleri, en azından, her şeyin onun istediği benzer biçimde olmasım sağlamaktı.